28 Mart 2014 Cuma
Kadın bir köprü altı orospusu gibi bakıyordu tüm yüz hatlarına, öylesine bitkin ve ruhsuzdu, sanki etinden ruhunu alınmıştı. Bedenine giren her tohum tanesi ve hayat döl yatağında birikmiş çamur kadar değersiz duruyordu onun için.
Kim bilebilirdi ki yaşamın bu kadar değersizleşebileceğini.
Adam hiç acele etmiyordu aslında bir fark vardı ama kadın uzun zaman önce ölmüştü farkına varmıyordu. Sevişmenin içindeki ince tınıyı duyamıyordu. Adam hiç acele etmiyordu ve sadece kadını seviyordu. Dokunmak, okşamak, öpmek yada başka bir samimiyetsiz sikişmek dürtüsü değildi adamın yaptığı. Adam kadını hissediyordu her tensel temasta ve ruhunun sıcaklığıyla, bir parça daha aydınlandı kadının gözlerindeki derin kuyu.
Adam dudaklarını ölmüş, hissiz kutsal kasesine değdirdikçe tekrar hissetmeye başladı kadın. Kelimeler yetmezdi duyguları anlatmaya ve aşk kelimelerden ibaret değildi sadece. Çamur dolu döl yatağı aklandı her öpüşte, kadın dirildi her ter damlasında ve konuşulmayan her saniyede. Sarıldı en dibine seyir aldı adam ve birlikte ulaştılar yaşanabilecek zevkin en sonuna, ruhları karıştı birbirine. O anlık hayata döndü kadın ve bir boşalma süresi boyunca ölümsüzleşti.

Neticede aşk kelimelerden ibaret değildi.

0 yorum

Bunlarda ilgini çekebilir

Related Posts with Thumbnails