Post
12:25

İyi olmak için aşk olmak gerek, aşık olmak değil
Sabahın altısında gittim Resul reisin yanına yine rakı yapıyordu kendi çapında. Girdiğim gibi içeri bağırdı;
-Halk ne kadar uykucuysa devlet o kadar soysuz olur Can dostu. Aklından çıkarma.
Biraz ayarsızdır Resul reis bir anda bağırır bir anda sessiz kalır, bazen sebepsiz ağlardı. Sebebini bilmiyoruz ya sebepsiz sanırız aslında. Hiç bir arkadaşım bilmez Resul reisi tanıştırmadım, isterdim tanısınlar ama yabanidir Resul reis vurur masaya güm diye ağaç kabuğu elleriyle. Sonra Zeki Müren açar tekrar oturur yerine ağ istif eder.
Namaz kılmaz oruç desen zaten yarı aç. Tanrıya küfreder ama hayatının boktan olduğundan değil. Bize göre boktan olan hayatı ona göre normal insan yaşamıdır. Kafasını kaldırmaz hep başı yerde söver gelmişe de geçmişe de. Dediğine göre bir yerde hata yapmış. Tanrı yapamamış insanı. Sevgisiz insan mı olurmuş. Balıklar bile eşlerini severmiş, o öyle görmüş.
Pek severim Resul reisi delidir, sinirlidir ama dürüst adamdır yalanı yoktur ama dilinin ayarı da yoktur. Kalp kırmayayım sözcüğünün anlamını bilmez eksiğini kızgın kurşun gibi vurur suratına “açığını ört, insanlar kötü, sende kötüsün iyi ol !” der her zaman. Çizik bir plak gibidir biraz aslında söyledikleri hep aynıdır Resul reisin kırıktır biraz kafası. Karısıda bu yüzden bırakmış reisi, memleketin en güzel yerine taşınmış evlenmiş başkasıyla. Memleketin her karış toprağı güzel ama o kadının olduğu yer daha güzelmiş, çıplak ayaklarıyla bastıysa hele toprağa çiçek açarmış orada. Çocuğu varmış bir tane adını bilmem söylemedi hiç ama pek sever oğlum der; adı her neyse o çocuğa.
-Yaşamak olta ucundaki misina kadar sağlam Can dost. Sen ne kadar sıkı tutsan da balık bile kopartır bazen misinayı nerede kalmış senin ağırlığın.
Yaşama sevdalı ölümü pek takmaz evinde kaçak rakı yapar reis. Devletin rakısı hem kötü hem pahalı, ayrıca sarhoş olmak için devlette para mı ödenir. der reis. Ayda bir kaç kez giderim yanına benden başka gideni de olmaz zaten ben şarap alırım o renkli içkiler içmem balığın görüşüne ters der rakı doldurur kendine. Nasıl görür ki balık dünyayı onu da bilmem.
Tuhaf adamdır vesselam. Çoğu zaman ne dediğini bile anlamam durup dururken. Yaşısın toprağı yaratan Tanrı. Ama mümkünse insandan biraz daha iyi yaşasın’der. İnsanı yaratmış insan gibi olmuş yazık kim bilir ne hayaller kurmuş diye devam eder. Bazen hiroşima gibi ıssız eder gönlümü. Bazen mahşer günü gibi unuttuklarımı hatırlatır.
Bir keresinde elime tunç atıp -Yakala ! diye bağırdı. Dev sesli minik adam ödümü koparttı. Düşürdüm tunç bilyeyi suya battı.”Hayatı ıskaladın Can dost. Bir saniye tereddüt ettin kaçtı ellerinden. Etme !” dedi. İyilikten bir saniye bile uzaklaşma insan gibi yaşa der Resul reis. Daha yapamadım dediğini. İyi olmak için aşk olmak gerek, aşık olmak değil diyor.
Aşk olmak nasıl olur reis ? Bağırmadan söyle. Sesinin şiddetinden değil, söyleyeceğini yapamayacağımızdan korkuyorum.
-Halk ne kadar uykucuysa devlet o kadar soysuz olur Can dostu. Aklından çıkarma.
Biraz ayarsızdır Resul reis bir anda bağırır bir anda sessiz kalır, bazen sebepsiz ağlardı. Sebebini bilmiyoruz ya sebepsiz sanırız aslında. Hiç bir arkadaşım bilmez Resul reisi tanıştırmadım, isterdim tanısınlar ama yabanidir Resul reis vurur masaya güm diye ağaç kabuğu elleriyle. Sonra Zeki Müren açar tekrar oturur yerine ağ istif eder.
Namaz kılmaz oruç desen zaten yarı aç. Tanrıya küfreder ama hayatının boktan olduğundan değil. Bize göre boktan olan hayatı ona göre normal insan yaşamıdır. Kafasını kaldırmaz hep başı yerde söver gelmişe de geçmişe de. Dediğine göre bir yerde hata yapmış. Tanrı yapamamış insanı. Sevgisiz insan mı olurmuş. Balıklar bile eşlerini severmiş, o öyle görmüş.
Pek severim Resul reisi delidir, sinirlidir ama dürüst adamdır yalanı yoktur ama dilinin ayarı da yoktur. Kalp kırmayayım sözcüğünün anlamını bilmez eksiğini kızgın kurşun gibi vurur suratına “açığını ört, insanlar kötü, sende kötüsün iyi ol !” der her zaman. Çizik bir plak gibidir biraz aslında söyledikleri hep aynıdır Resul reisin kırıktır biraz kafası. Karısıda bu yüzden bırakmış reisi, memleketin en güzel yerine taşınmış evlenmiş başkasıyla. Memleketin her karış toprağı güzel ama o kadının olduğu yer daha güzelmiş, çıplak ayaklarıyla bastıysa hele toprağa çiçek açarmış orada. Çocuğu varmış bir tane adını bilmem söylemedi hiç ama pek sever oğlum der; adı her neyse o çocuğa.
-Yaşamak olta ucundaki misina kadar sağlam Can dost. Sen ne kadar sıkı tutsan da balık bile kopartır bazen misinayı nerede kalmış senin ağırlığın.
Yaşama sevdalı ölümü pek takmaz evinde kaçak rakı yapar reis. Devletin rakısı hem kötü hem pahalı, ayrıca sarhoş olmak için devlette para mı ödenir. der reis. Ayda bir kaç kez giderim yanına benden başka gideni de olmaz zaten ben şarap alırım o renkli içkiler içmem balığın görüşüne ters der rakı doldurur kendine. Nasıl görür ki balık dünyayı onu da bilmem.
Tuhaf adamdır vesselam. Çoğu zaman ne dediğini bile anlamam durup dururken. Yaşısın toprağı yaratan Tanrı. Ama mümkünse insandan biraz daha iyi yaşasın’der. İnsanı yaratmış insan gibi olmuş yazık kim bilir ne hayaller kurmuş diye devam eder. Bazen hiroşima gibi ıssız eder gönlümü. Bazen mahşer günü gibi unuttuklarımı hatırlatır.
Bir keresinde elime tunç atıp -Yakala ! diye bağırdı. Dev sesli minik adam ödümü koparttı. Düşürdüm tunç bilyeyi suya battı.”Hayatı ıskaladın Can dost. Bir saniye tereddüt ettin kaçtı ellerinden. Etme !” dedi. İyilikten bir saniye bile uzaklaşma insan gibi yaşa der Resul reis. Daha yapamadım dediğini. İyi olmak için aşk olmak gerek, aşık olmak değil diyor.
Aşk olmak nasıl olur reis ? Bağırmadan söyle. Sesinin şiddetinden değil, söyleyeceğini yapamayacağımızdan korkuyorum.